Münih’te Yaşam

tarafından Gezi Günlüklerimiz

Almanya’ya taşınalı yaklaşık bir yıl oldu. Bir yılda burada çok farklı tecrübeler edindik ama tüm bunların yanında Münih’te Yaşam yolumuzda bize çok farklı gelen bir çok şeyle karşılaştık.

Ülkece biraz gergin zamanlardan geçiyoruz bunun farkındayız. Seda Sayan misali ‘kriz var kız kalkın’ şeklinde göbek atarak rahatlayacak da değiliz. Bazı hassas konulara dalmadan Münih’te yaşamaya çalışırken en çok nelere şaşırdık, onları anlattım.

ÇÖP SORUNSALI

Münih’e Eylül ayının ortalarında taşındık. Bilen bilir, her yıl Eylül ayının sonu ile Ekim ayının başı arasındaki 2 hafta Münih’te Oktoberfest zamanıdır. Yıl boyunca 1,5 milyon civarı olan nüfus bu iki haftada yaklaşık 7 milyonlara çıkar. Böyle çılgın bir turist akınından bahsediyoruz. Haliyle kalabileceğiniz bütçe dostu oteller çok önceden tutulmuş oluyor. Çakal otel, ev sahipleri normalin iki katına odalarını kiralıyor. Festivale katılmak isteyen dünyanın her yerinden insan da kuzu kuzu ödüyor haliyle. Konuyu nasıl çöpe bağlayacağım; şimdi geliyor. Biz de Eylül ortalarında Münih’e taşınacak şekilde planlarımızı yaptık. Gel gör ki ev-otel sorunun (ev sorununa ayrıca geleceğiz) bu kadar büyük olacağını tahmin edemedik, zar zor Airbnb’den 15 günlük bir çatı katı oda tuttuk . Tabi son anda tuttuğumuz ev aşırı pahalı olmasının yanında merkeze 45dk. mesafedeydi. Ee ne var bunda dediğinizi duyar gibiyiz. Ancak Münih merkezden 45 dk. boyunca herhangi bir yöne gittiğinizde orası artık Münih olmuyor… Çaresiz yerleştik eve. Ev hakkında önemli bilgileri ev sahibinden aldıktan sonra gerçek bilgi seansı başladı! Çöpleri nereye atacağımız konusu diğer tüm bilgilerden daha uzun sürdü. Toplamda 5 adet çöp kovası gösterdi ev sahibi ve hepsinin poşetleri de farklı olacaktı! Kağıtlar ortaya, ambalajlar sola, plastikler sağa, evsel atıklar lavabonun altına, camlar ise büyük kovaya.. Sonradan öğrendik ki öyle eski koltuğunuzu, halınızı da aklınızın estiği gibi çöpün yanına bırakamıyorsunuz. Bazı belediyeler mahallelerden ayın belirlenen günü topluyor, bazen de randevu ile gelip evinizden alıyor. Çöp, çöp olalı böyle saygı görmedi! Şaka bir yana kısa bir öğrenme süreci sonunda sokaklardaki renk renk konteynerlardan beyaz camları bir yere, yeşil camları farklı bir yere atmak, dünyaya yaptığımız ufak bir iyilik olarak bizi mutlu etmiyor değil.

Münih'te Yaşam
Bavaria simgelerinden, burada yaşayanların mesleklerini ve ürettikleri biraları gösteren levhalar

PET ŞİŞE ÇÖZÜMÜ

Dönüşüm çılgınlığının bir diğer bacağı plastik pet şişe dönüşümleri. Yine Almanya’ya ilk geldiğimiz, bin düşünüp bir harcadığımız günlerde (ki kur bu günlerdeki gibi acımasız değildi); aldığımız su, soda, kola gibi plastik şişelerin fiyatının alışveriş fişlerinde reyondakinden tam 25 cent fazla olduğunu dehşet içinde farkettik. Tabi bunu fark etmemle sorgulamam arasında 2 sn. geçti. Hemen kasiyerin yanına gittim. İngilizce sorularıma, Almanca cevap alarak ortak dil Tarzanca da buluştuk. Nihayetinde anlaşıldı ki marketlerden aldığınız çoğu plastik şişeli içeceğin şişe depozitosunu kasada ödüyorsunuz. Sonrasında da boş plastik şişeleri marketlerdeki dönüşüm makinelerine atarak paranızı geri alıyorsunuz. Bence bu tek kelimeyle mükemmel bir çözüm. Dünyadan yok olması yüzyıllar sürecek atıklardan bahsediyoruz. Önceden Türkiye’de de bazı cam şişelerde olduğunu hatırlıyorum, ancak depozito kavramı en azından şişeler için neredeyse unutuldu. 

Münih'te Yaşam
Münih – Nymphenburg Sarayı

GERÇEK BİR DÜELLO: MÜNİH’TE EV BULMAK

Taşınmadan yaptığımız internet araştırmalarında burada ev bulmanın gerçekten zorlu olduğunu hemen her sitede okumuştuk. Yine de içine düşmeden zorluğun derecesi hayal edilemiyor. Tahminimiz 1 haftada uygun bir ev bulabileceğimiz yönündeydi. Türkiye’den, TOKİ cennetinden geliyorduk ve ev bulmak en fazla 7 gün sürmeliydi…

İstediğimiz gibi bir ev bulmak tam 8 ayımızı aldı, onu da tamamen şans eseri, tanıdık vasıtasıyla bulduk. Bu arada 8. ayımızda bulduğumuz ev Münih’teki 4.evimiz olacaktı.

Ev ararken gördüğümüz bazı ilginçlikler ise şöyle:

  • Evlerin çoğu mutfaksız kiralanıyor. Ne kadar mutfaksız olduğunu şöyle anlatayım: ‘Buraya mutfak koyarsınız’ diyerek boş duvar gösteriyorlar. Burada kiracılar taşınırken eşyaları ile birlikte mutfaklarını da söküp götürüyorlar. Bir sonraki eve ne kadar uyacak, kullanışlı olacak mı bizim için tam bir muamma. Mantığını hiç anlayamadığımız bir adet.
  • Ev kiralamak için internet sitelerini kontrol ettiğinizde, evleri görmek için bazı günler belirlendiğini görüyorsunuz. Çoğu ev sahibi Almanca konuşmadığınızda evlerini görmenizi bile istemiyor. Size şans veren ev sahipleri ise sizden Kredi Notu, Maaş Belgeleri vs. gibi bir çok belgeyi yanınızda getirmenizi istiyor. 
  • Belirlenen günde iki dirhem bir çekirdek eve gidiyorsunuz. O da ne? Sizden başka 20 kişi orada! Her birinize eve girmeden CV misali kağıtlar veriliyor. Herkes eve aynı anda alınıyor ve evi inceliyorsunuz. Bu kadar rakibin içinde ‘beğenmedim’ deme şansınızın olduğunu pek sanmıyoruz. Zaten görüşün sonunda elinizdeki belgeyi bırakırken ‘sizi ararız’ deyip, muhtemelen hiç aramıyorlar.
  • Evler çok küçük, 100 metrekare üstü hayal, özellikle merkeze yakın yerler için.
  • Zar zor illa ki ev buluyorsunuz. Bir hayal(!) daha gerçek oluyor. Ev sahibi size 1 anahtar vermiş, hemen anahtarcıya gidip kopyalatmak istiyorsunuz. Ama o da ne? Ev sahibinden yazılı onay gerekiyor veya ev sahibi kendisi sizin için kopyalıyor…
Münih'te Yaşam
Münih’teki İkinci Evimiz

BAVYERA’DA HOBİLERİN HEPSİ DOĞADA

İstanbul’da yaşıyorken, doğada vakit geçirmek istiyorsak ve şehir dışına çıkmak istemiyorsak, Avrupa yakasında gidebileceğimiz tek bir yer vardı: Belgrad Ormanları. Ancak girişte araba kuyruğu, yürüyüş yolunda insan kalabalığı derken çözümü sabah erkenden ormana gidip, herkesin gidiş saatinde eve dönmekte bulmuştuk.

Bavyera bu konuda beklentilerimizin çok üzerinde çıktı. Münih şehir merkezindeki English Garden‘ın New York‘daki Central Park‘tan büyük olduğunu ve şehirde büyüklü küçüklü bir çok park olduğunu göz önüne alırsak buraların doğa severler açısından tam bir cennet olduğunu söyleyebilirim. Bütün eyalette sayısız yürüyüş yolu ve kamp yeri var. Bizim de buradaki ulusal parkta geçirdiğimiz bir hafta sonunu buradan okuyabilirsiniz.

Berchtesgaden Ulusal Parkında 2 Gün!

Böyle bir yerde yaşıyorken genç-yaşlı herkes doğa ve doğa sporlarıyla iç içe oluyor haliyle. Hatta burada yaşayanlardan öğrendiğimiz üzere çocukların okuldaki derslerinden biri; ‘Kayak’…

Günlük yürüyüşlerde yorgun argın tırmandığımız tepelerde 1 yaşından küçük çocuklarıyla çiftler görüyoruz veya 13-14 yaşlarındaki çocuklarını önden keşfetmeye gönderen anne-babalar. Böyle yetişen çocuklar alışık olduğumuz gibi olur olmadık ağlamıyorlar, alıştığımızın aksine daha sakin ve huzurlu görünüyorlar.

Münih'te Yaşam
Kış Hikinglerinden

PAZAR GÜNLERİ: HAYALET ŞEHİR

Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde her an, istediğimiz her şeyi satın alabileceğimiz bir hizmet sektörü mantığı var. Gece 3’de yemek söyleyebilir, geç saatlere kadar alışveriş yapabiliriz. Tabi bu, buralarda çalışanlar için uzun süren iş saatleri anlamına geliyor. Bu yapının aksine Almanya’da hafta içleri ve cumartesi günleri akşam 8’de alışveriş yapabileceğiniz mağazalar, marketler kapanır. Pazar günleri ise kolay kolay hiç bir yeri açık bulamazsınız. Bu nedenle özellikle cumartesi akşamları marketler kalabalık olur. Pazar günleri insanlar da evlerine çekilmişlerdir, sokaklarda hafta içinin aksine sessizlik hakimdir.

BİR UCUZ GEZME YÖNTEMİ: BAVYERA TICKET

Bavyera’nın doğasını yeterince övdük. Sıra o yolları aşmaya geldi. Tüm eyalette geçerli olan bu günlük biletle Avusturya’nın Salzburg şehrine gitmek de mümkün. Başlangıç fiyatı 25 Euro ve 5 kişiye kadar her kişi için 6 Euro ekleyerek fiyatı hesaplanıyor. 2 kişi 31 Euro, 5 kişi 49 Euro gibi. Yani ekiple gezdikçe kişi başı maliyetiniz düşüyor. Bu nedenle çoğu grup gezilerine de 5’in katı olacak şekilde kontenjan konuluyor. Siz de kişi başı 10 Euro’ya gidiş geliş dahil olmak üzere keşiflerinizi yapıyorsunuz. Münih ana tren garı hafta sonları bu biletle gezecek kişilerle dolup taşıyor.

Münih'te Yaşam
Bavyera Ticketla ulaşılabilen Berchtesgaden Ulusal Parkı

POSTA TEKRAR ANLAM KAZANDI

İstanbul’da posta kutumuza sadece faturalar gelirdi. Bu nedenle posta kutularına hep bi’ mesafeliyizdir. Almanya’da posta kutuları bizim için tekrar anlam kazandı, çünkü postasız hiç bir işiniz ilerlemiyor. Banka da hesap mı açtınız, internet bankacılığı kodunuz ayrı bir postayla, şifresi ayrı bir postayla gönderiliyor. Maaş bordroları, kişisel bilgilendirmelerinizin hepsi posta yoluyla yapılıyor. Dolayısıyla eğer bir yerde adresinizi vermeniz gerekiyorsa ve buraya yeni taşındığınızı söylediyseniz şüpheli gözler size bakıyor ve ‘posta da adınız yazıyor mu’ diye soruyor.

BİSİKLET

Bir Amsterdam olmasa da Münih’te de bisiklet kullanımı oldukça yaygın. Bisikletler için trafık kuralları özellikle kışın sıkı kontrol ediliyor. Karanlıkta bisiklet sürüyorsanız ve bisikletinizde far yoksa 30 euro gibi bir cezası var.

Münih’te Yaşam yazımızı beğendiyseniz ve faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşıp bize destek olabilirsiniz. Yeni yazılardan haberdar olmak için aşağıdaki adreslerden bizi takip edebilirsiniz.

Instagram: gezigunluklerimiz

Facebook: gezigunluklerimiz

Bir Yorum Bırak

Bunları da beğenebilirsiniz

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Çerez kullanıyoruz. Sitemize giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Kabul Et Daha fazla oku