Sabah yine dalga sesleriyle başlıyor. Cennet Koyu’nun 300 metre yukarısında bulunan bir tesisten aldıklarımızla kahvaltı edip, ardından denize giriyoruz. Gidilecek çok yol var, uzun keyiflere yer yok. Hızlıca çadırlarımızı toplayıp, duş almak üzere tekrar tesise tırmanıyoruz. Buraya kadar birlikte yürüdüğümüz Antep ekibinin buradan sonra dönmesi gerekiyor. Tekne kiralayıp, onlarla birlikte Kabak koyuna geçiyoruz. Bundan sonraki yolu yine yolda tanıştığımız bir başka arkadaşla devam edip, bitireceğiz.

Bir önceki gün planladığımız Kabak – Alınca Rotası bugünün rotası oluyor. Ekiple ayrılmadan önce hep birlikte kısıtlı imkanlarla İbrahim’in doğum gününü kutluyoruz. Bir gün, tanıştığımız bu güzel insanları tekrar görmeye Antep’e gitmek planlarımız arasına giriyor. (Yalnız ne güzel ekipti be!)

Kabak – Alınca rotasının sonunda 750 metredeki Alınca’ya varmış olacağız. Bu rota yaklaşık 3 saat 30 dakika sürüyor. Biz de kabak koyunun iç kısımlarına doğru yürümeye başlıyoruz.

Burada Alınca’ya doğru tırmanmaya başlamadan önce yakınlardaki iki şelaleyi veya vakit kısıtlıysa büyük şelaleyi görmenizi tavsiye ederim. Biz yarım saat kaybetmeyi göze alarak çantaları patika üzerine bırakıp, hızlıca görmeye gitmiştik.
Tekrar rotaya dönersek, düzlükte yürümek uzun sürmüyor. Alınca tırmanışı kısa bir süre sonra başlıyor. Tırmanış aralarındaki nefes molalarında ormanın ardında Kabak koyu harika görünüyor.


Uzun tırmanışlardan sonra ayaklarımızı hissetmezken Alınca’ya varıyoruz. Burası ufak bir köy, yemek ve konaklamak için tek bir seçenek var. Eğer burada konaklamak istemezseniz Sidyma köyüne yürüyebilirsiniz. Ancak Alınca- Sidyma arasının yaklaşık yarım gün sürdüğünü söylemeliyim.
Biz Alınca’ya vardığımızda çok yorgunduk ve birkaç saat sonra da hava kararacaktı. Burada kalmaya karar verdik. Catchy (Keçi diye okunuyor :)) Camping Alınca’da bizim rastladığımız tek mekandı ya da yorgunluktan ilerideki seçenekleri görememiştik 🙂 Yemek yiyebilir, çadır alanı kirayalabilirsiniz. Manzaranın gerçekten çok güzel olduğunu söylemeliyim.

Biz de çadırlarımızı kurup, diğer yürüyüşçülerle muhabbete dalıyoruz. Catchy Camping’in sahibinin İstanbul’daki beyaz yaka hayatını geride bırakmaya çalışarak burayı işlettiğini öğrenince daha da seviyoruz buraları.
”Saatleri hesap etmekle geçirilmeyen zaman sonsuzluktur. İnsanın sadece açlıkla ölçüp değerlendirdiği ve sadece uykusu geldiğinde bitirdiği bir yaz gününün uzunluğu denenmedikçe, yaşanmadıkça kavranamaz.” der David Le Breton, Yürümeye Övgü kitabında.
Ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz:)
Likya Yolu 1. günde neler yaptığımızı merak ediyorsanız şuraya, 2.gün neler yaptığımızı okumak içinse şuraya tıklayabilirsiniz.
‘Likya Yolu Yürüyüşü Kabak Koyu Alınca 3.Gün’ yazımızı beğendiyseniz ve faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşıp bize destek olabilirsiniz. Merak ettiklerinizi yorumlarda yazarsanız seviniriz. Yeni yazılardan haberdar olmak için aşağıdaki adreslerden bizi takip edebilirsiniz.
Instagram: gezigunluklerimiz
Facebook: gezigunluklerimiz