Likya Yolu çok bunaldığım bir zamanda çıktığım bir yolculuktu. Orada geçirdiğim 4 gün beni öylesine değiştirdi, öylesine mutlu etti ki, döndüğümde sadece orada yaşadıklarımı yazmak, not etmek istedim. Ortaya aşağıdaki 4 satırla başlayan bu yazı çıktı. Umarım benim 4 günlük maceram siz yürüyüşçüler için de güzel bir Likya Yolu Yürüyüşü Rehberi olur.
Doğa, bize çaktırmadan her seferinde şöyle der:
-Kendini düşün, sonra bu dünyada ne kadar küçük olduğunu..
-Egolarından vazgeç, burada statü yok!
-İnce ve bir yanı uçurum patikalardan her yürüdüğünde, günlük dertlerinin ne kadar yersiz olduğunu görmüyor musun?
-Kendini yola bırak, büyük şehirlerden saklanan bu güzelliğin tadını çıkar..
Bu nedenledir ki doğa yürüyüşleri ve kamplar bir yürüyüşten daha fazlasıdır. Bunu bana öğreten de Likya Yolu olmuştur.
Likya Yolu ile İlgili Bilgiler
Likya Yolu, her yıl yaklaşık 30.000 kişinin yürüdüğü, tamamı 535 km. olan bir yürüyüş yolu. Fethiye’den başlayıp Antalya’ya kadar devam ediyor. Yani bu güzellik bir Dalaman uçağı kadar yakın. Dünyada en iyiler listesinde ilk onda, Türkiye’de ise ilk sırada yer alıyor. Tamamını bir kerede yürümenin yaklaşık yirmi gün alabileceği söyleniyor, tabi bu kondisyona ve yürüyüşten beklentilere göre değişir. Uzun molalar, bol fotoğraflar yolu beklenenden daha da uzatabilir.
Likya Yolu ile ilgili bir başka ilginç bilgi ise yolun İngiliz asıllı Kate Clow tarafından keşfedilmiş olması. Ardından, buraları çok seven Kate Clow, İngilizler arasında çok popüler olan Antalya’ya yerleşiyor ve Türk vatandaşlığına geçiyor.
Likya Yolu’nda her yıl gönüllüler yollardaki işaretleri yeniliyor. Yürürken 100-150 metre işaret görmezseniz yanlış yoldasınız demektir. Son işareti gördüğünüz yere geri dönüp doğru rotayı bulmanız gerek. Likya Yolu için kullanılan işaretler kırmızı-beyaz çizgiler. Yerde, duvarda, taşlarda, ağaçlarda, direklerde.. kısaca görebileceğiniz her yerde.
Mayıs’tan sonra ve Ekim’den önce buraların gerçek anlamda kaynadığını (!) göz önüne alırsak, havalar serinken, bahar döneminde yürüyüşe başlamak en iyisi. Biz eşimle yürüyüş için Mayıs ayında 4 gün ayırdık. Kendimize en başından bir final durağı belirlemedik. Ovacık’tan başlayarak gidebildiğimiz yere kadar gitmeyi planladık.
Likya yolu için yanınıza almanız gerekenler bir hayli fazla. Yürüyüş uzun olacağından, her duruma hazırlıklı olmanız gerekiyor. Liste için aşağıdaki linke tık ık..
Likya Yolu Yürüyüşünde Çantamda Neler Olmalı?
Likya Yolu 1.Gün

Dalaman hava alanından servislerle Fethiye merkeze geçtik. Ardından kahvaltı ederek alışveriş yaptık. Buradan Ovacık dolmuşlarıyla yolun başlangıç noktasına ulaşmanız gerek. Biz de kocaman çantalarımız ve içine yerleştiremediğimiz alışveriş poşetlerimizle zar zor attık kendimizi dolmuşa. ”Bizi likya yoluna götür dayıcım” dedik. ”Ne diyo bu değişikler” der gibi tamam dedi.
Dolmuştan indiğimiz yerde ufak bir hayal kırıklığı yaşamadık desem yalan olur. Toztoprak içindeki bir köşede inivermiştik ve hep fotoğraflarını gördüğümüz yukarıdaki tabela da ortalıkta yoktu 🙂 Yoldan yürümeye karar verdik. Yaklaşık 10-15 dk.lık bir yürüyüşten sonra yolun başlangıcına ulaştık.

Buradan sonra denizi yanınıza alarak, yürüyüşe çıkmış yanınızdan geçerken selam veren İngilizlere şaşırıp bir yandan mutlu olarak dümdüz yolda devam ediyorsunuz. (Sonradan Almanya’da da çok sık gördüğümüz bir durum bu. Yürüyüşte yanınızdan geçenlere selam vermek oldukça normal.) Yolun başı, yolu kaybetme açısından oldukça risksiz. Zaten yolda günü birlik geziye çıkmış veya sabah yürüyüşü yapan çok fazla insan görüyorsunuz. Ara ara bizim gibi çantaları yüklenmiş trekkingcilere de rastladık.

Fethiye’yi arkamızda bırakarak yavaş yavaş tırmanmaya başlıyoruz. Burasının en yorucu kısmı Babadağ’a tırmanmak. Tırmandıkça sessizlik etrafımızı sarıyor ve Babadağ’dan uçan yamaç paraşütçülerinin konuşmalarını bile duyuyoruz. Aşağı doğru süzülen paraşütlerle Ölüdeniz manzarası bir başka güzel oluyor. Bu arada vaktiniz olursa kendinize ufak bir hediye olarak yamaç paraşütü ayarlayabilirsiniz. Babadağ bu konuda Türkiye’nin en iyisi.
Nihayetinde yorgun argın vardığınız tepe, geriye dönüp baktığınızda hakkını veriyor. Yolun devamındaki rota bizi Kelebekler Vadisi’nin yukarısında bulunan Faralya’ya götürecek. Babadağ’dan Faralya’ya devam eden yolda 2 köyden geçeceksiniz. İlki Kozağacı Mahallesi, ikincisi Kirme. Kirme’deki meşhur çeşmeden kana kana su içiyoruz. Bu 4 gün boyunca içeceğimiz en güzel su, tadı hala damağımda!


Faralya rotasının son kısımları asfalt yol. Bu da yorgunluğu daha da arttırıyor. Faralya’ya inmeden yol üstünde bulduğumuz bir gözlemeciye girip akşam yemeği yiyoruz, sabaha da kahvaltılık alıyoruz. Ardından geriye çadır için uygun bir yer bulmak kalıyor.

Burası aslında bir evin büyük bir bahçesi gibi. Buraya gelmeden önce hem ücretsiz olduğunu hem de kimse tarafından rahatsız edilmeyeceğimizi öğrenmiştik. Ancak eve gidip yine de çadır kurmamızda bir sakınca olup olmadığını sorduk. Sıkıntı yoktu, sanırım gelen gidenden alışmış durumdalardı. Gece boyunca da hiç rahatsız edilmedik.
Unutmadan Ovacik – Faralya arasi yaklasik 13 km.ve yuruyusle 7 saat gibi düşünebilirsiniz.
Likya yolu yürüyüşü 2.gün için aşağıdaki linke tık tık!
Likya Yolu Yürüyüşü 2.Gün
Likya Yolu Yürüyüşü yazımızı beğendiyseniz ve faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşıp bize destek olabilirsiniz. Yeni yazılardan haberdar olmak için aşağıdaki adreslerden bizi takip edebilirsiniz.
Instagram: gezigunluklerimiz
Facebook: gezigunluklerimiz