İnsan gerçekten hayret ediyor! Bir eyalette 150’ye yakın göl, doğanın böyle güzel korunmuş olması, her seviyedeki yürüyüşçü için yüzlerce yürüyüş rotaları… Pardon da, bu kadarı onca sene İstanbul’da solumuş bu ciğerlerimiz için biraz fazla! Hani bazı manzaralara bakarsınız ve çekeceğiniz fotoğrafın aynı olacağını bile bile deklanşöre öylece basarsınız ya, öyle manzaralardan bahsediyorum. Pazartesi sendromu işte böyle hafta sonlarının bitiminde vuku buluyor.
Sizlere cuma akşamından pazar akşamına kadar Alman Alplerindeki Berchtesgaden Ulusal Parkı ve Königsee ‘de, göl kıyılarında neler yaptık, vakit ayaklarımıza ve kalbimize nasıl farklı geçti onu anlatacağız.
Türkiye’de yaptığımız doğa yürüyüşleri için Likya Yolu maceramızı şuradan okuyabilirsiniz.
Berchtesgaden Ulusal Parkı ve Königsee Nerede?
Almanya’nın güneyine doğru gidiyoruz. Burası tam Avusturya sınırında ve Avusturya şehri Salzburg’a çok yakın kocaman bir milli park. Biz Münih’ten buraya trenle geldik. Salzburg’dan da otobüsle ulaşmak mümkünmüş. Ama bunu deneyimlemediğimizden Münih’ten nasıl geldik onu anlatalım. Merkez istasyon Hauptbahnhof’tan Salzburg’a giden trenlere bindik. Salzburg’dan bir önceki durak olan Freilassing’de indik. Buraya kadar yolculuk yaklaşık 2 saat sürdü. Buradan da Berchtesgaden yönüne giden trenlere binerek son durak olan Berchtesgaden Hbf durağında indik. İkinci yolculuk yaklaşık 1 saat olmak üzere toplamda 3 saat sonunda Berchtesgaden’a varmış olduk.
Parkın içerisinde 2 göl var. Planımız ilk gece büyük göl Königsee‘nin yakınlarındaki bir kamp alanında konaklamak. Cumartesi günü için buradan ayrılıp Königsee‘nin çevresinde dolaşarak 1745 metredeki bir hütte’de (Almanca kulübe) kalmayı planladık. Yolumuz yaklaşık 11 km olacak. Pazar günü için ise gölün diğer tarafına geçip, küçük göl Obersee‘yi de görerek rotayı bitirmek istedik. İkinci günün rotası yaklaşık 17km.
Kamp Alanında İlk Gece
Biz kamp için Grafenlehen Camping ‘de kalmayı tercih ettik. Almanya’da ne yazık ki Türkiye’deki gibi istediğiniz bir alana çadırınızı kurup kamp yapamıyorsunuz. Bunun için belirlenmiş kamp alanlarında kalmanız gerekiyor. Kalabalık olmasına rağmen yine de keyifliydi. Kalabalık diyorum çünkü karavanlarıyla buraya gelen çoluklu çocuklu aileler bile gördük. Ağaç yaşken eğilir deyip küçükken doğayla iç içe büyüyor burada çocuklar. Ama bizi en çok şaşırtan karavanlarda gördüğümüz televizyonlar, koltuk değnekleriyle yürüyen yaşlı teyzeler-amcalar oldu. Görünen o ki insanlar buraya bizim gibi gecelik gelmiyor, belki haftalık belki sezonluk… Yürüyüş yapamasalar bile, doğanın ortasında vakit geçiyorlar. Daha ne olsun!
Biz de boş bulduğumuz bir alana çadırımızı kurduk. Kamp alanında temiz duşlar, mikrodalga fırınlar, bulaşık yıkama alanları, ufak bir de restoran kısaca görmeyi beklemediğimiz çoğu şeyi gördük.
Ateş yakma konusunda kısıtlamalar olabileceğini düşündüğümüzden kendi getirdiğimiz minik ocağımızla akşam yemeğimizi hazırladık. Yanımıza kitap da almıştık aslında doğada okumanın keyfi başka olur diye düşünerek. Ama çok yorulduğumuz için yakınlardaki nehrin sesiyle birlikte uykuya daldık.
Königsee – Gotzenalm Rotası
Sabah erkenden uyanarak yol için hazırlandık. Hızlıca kahvaltımızı edip yollara düştük. Gideceğimiz mesafe 10 km, çok uzun değil, ancak rakım değişimi yaklaşık 1000 metre. Çantalarımızın ağırlığı bizi yavaşlatabilir, dolayısıyla zaman önemli.
Yola başladığımız andan itibaren tırmanmaya başlıyoruz. Yanımızdan ağır ağır elektrikli bisikletliler, minik çantalarıyla ultra maratoncular geçip gidiyor. Ve her bir adımda çantalar daha da ağırlaşıyor sanki. Bu rota tam olarak doğanın içinden de devam etmeyen ara sıra ciplerin geçtiği motorlu bir araç yolu gibi. Yolu yürümenin çok zevkli olduğunuz söyleyemeyiz. Tırmandık, tırmandık yaklaşık 7 saat boyunca hep rakım çıktık. Son metreler hiç geçmedi. Yol boyunca yanından yürüdüğümüz Königsee’yi (Kral Gölü) ise ancak bir kez görebildik. Gece kalacağımız yere varana kadar bugünün en güzel anı öğle yemeği molası verdiğimiz, adeta Heidi’nin köyüne bakan tepenin manzarasıydı.
7 saatlik yolun sonunda vardığımız Gotzenalm ise bütün yorgunluğumuza değdi. Etrafı irili ufaklı dağlarla çevrili koca bir alan. Burada kalabileceğimiz sadece bir kulübe var, zaten planlarımızı burada kalacak şekilde yaptık. Tepeye varır varmaz hemen eşyalarımızı bırakmak üzere Hütte’ye geçtik. Burada 14 kişilik yatakhanelerde kalacaktık. Kişi başı 20 euro farkla özel odalarda kalmak da mümkün tabi 🙂 Tepeye vardığımız anda bütün yorgunluğumuz geçtiğinden çantaları bırakıp, ufak sırt çantaları yaparak akşam yemeğine kadar etrafı keşfettik. Königsee’nin diğer tarafındaki meşhur St. Bartoloma kilisesini de şans eseri tepeden gördük.
Bu geziyi Haziran ayının sonlarında yapmıştık. Tesadüfen orada öğrendik ki; bir Bavyera geleneği olarak 21 Haziran – Yılın en uzun günü dağlarda kocaman ateşler yakılarak kutlanıyormuş. Sanırım bu nedenle kaldığımız hütte çok kalabalıktı. Bir de buna akşam yemeğinden sonra Almanya’nın dünya kupasındaki önemli maçlarından biri eklendi. Maçı hep birlikte bir dağ evi odasında izledik. Ambiyansın da etkisiyle kaçan pozisyonlara birlikte üzülüp, gollerde onlarla sevindik 🙂
(Türkiye en son dünya kupasına katıldığında ben orta okuldaydım. Buradaki sevinçler o zamanlar çılgınlar gibi izlediğimiz maçları, futbola hiç ilgim olmamasına rağmen ezberlediğim futbolcu isimlerini, sakladığım gazete kupürlerini getirdi aklıma. Bir sonrakinde inşallah ülkem için!)
Maç sonrası herkesin keyfi yerine gelmişti. Yağmura rağmen kulübenin biraz ilerisinde kocaman bir ateş yakıldı. İçeride insanlar canlı Bavyera müziklerine eşlik edip biralarını tokuşturuyor, dışarıda yağmur altında ateşle ısınmaya çalışıyordu. Bu burada hiç hesapta yokken katıldığımız en güzel eğlencelerden biriydi. Orası bir geceliğine herkesin eviydi ve biz de onlarla birlikte tadını çıkardık.
Gotzenalm – Obersee Rotası
Sabah yürüyeceğimiz rotanın heyecanıyla erkenden uyandık ve kahvaltı ettik. Açıkçası Almanya’daki bu yürüyüş kültürü bizi hem mutlu ediyor hem de çok şaşırtıyor. Kahvaltısını eden hızlıca hazırlanıp yoluna koyuluyor. Ve burada sadece yaşıtlarımız yok. Aileler çocuklarıyla geliyor ya da yaşlılar eşleriyle birlikte vakit geçiriyor. Orada birbirine denk gelen herkes sohbet ediyor, birbirine yardımcı oluyor.
Havanın yağmurlu olması ve bugünün tamamen iniş rotası olması bizi tedirgin etmiyor değildi. Yollar daha kaygan olabilirdi ve rotanın biraz dik olabileceğini oradakilerden öğrenmiştik. Neyse ki tüm gece yağan yağmur sabah durmuştu, hava sadece biraz sisliydi.
Bugünün rotası düne göre çok çok güzel tamamen doğanın içinde geçti. Harika manzaralardan geçtik, tamamen ormanın içindeki patikalardan. Sonunda Berchtesgaden ulusal parkının içinde gezebiliyorduk. Yolun yarısı çok güzel geçerken diğer yarısında yol dikleşmeye başladı, patikalar yerini halatla, demirin basamak olarak kullanıldığı yerlere bırakmıştı. Çantalarımızla buraları inmek çok zordu. Adrenalinin tavan yaptığı anlarda en ufak bir yanlışa yer yoktu 🙂 Zaman zaman yanımızdaki manzara anlamını yitirdi, bir an önce sağlam adımlar atabilmek istiyorduk. Tahmin ettiğimizden daha geç ama tek parça halinde Obersee’nin kıyılarına ulaştık. Manzara tekrar tekrar tüm yorgunlukları unutturdu. Serbest dolaşan ineklerin arasından kendimize manzarası bol büyük bir kaya bulup kurulduk ve öğle yemeğimizi yedik.
Obersee önümüzde tıpkı takvimlerdeki yeşil alanlar gibi tüm güzelliğiyle duruyordu. Biz de yapmamız gerekeni yaparak her açıdan ayrı ayrı fotoğrafını çektik, gözlerimizi yeşile, dağa, suya doydurduk.
Yol devam etmeliydi. Yarım saat daha yürüyüp Obersee ile Königsee arasına yürüdük. Burada, orayı nasıl keşfettiklerine şaşırdığım Asyalı turist kafileleri de vardı. Artık fotoğraf çekilebilecek tüm açılar onların elindeydi. Biz de adrenalin ve aralıksız yürümekten oldukça yorulmuştuk. Yakınlardaki iskeleden bir bota atlayıp geri dönmeye karar verdik.
Königsee
Gelelim bu kocaman göle bu iki gün içerisinde en yakın olduğumuz anlara. Königsee ile ilgili ufak bilgiler:
- Königsee gölünde derinlik yer yer 190 metreyi buluyor.
- Gölün uzunluğu ise yaklaşık 7,7 km.
- 1907 yılından bu yana gölde sadece elektrikli botlarla dolaşmaya izin veriliyor. Elektrikli botlar yavaş ve sessiz hareket ediyor.
- Gölde balık tutmak yasak.
- Göldeki teknelerin belirli saatleri var. Plan yaparken dönüş teknelerini kaçırmamaya dikkat etmek gerekiyor. Aksi takdirde biraz cep yakabilir, 200 euro veya üzeri kadar…
- Königsee Almanya’nın en temiz gölü, göl suyu neredeyse içme suyu kalitesinde.
- Gölün kenarında St. Bartoloma kilisesi gerek mimarisi gerek renkleri ile burada en çok fotoğraflanan yerlerden biri.
Biz de atlıyoruz elektrikli teknelerden birine. Tam saatinde kalkıyor. Sessiz ve yavaş, St. Bartoloma’ya da uğrayarak yaklaşık 45dk. de varıyoruz. Ara ara sandallarla gölde açılanlara rastlıyoruz. Kıyıdan sonra trene atlayıp Münih’e geri dönmek kalıyor.
Bambaşka tecrübelerle, heyecanlarla, manzaralarla ve yorgunluklarla dönüyoruz.
Berchtesgaden Ulusal Parkı yazımızı beğendiyseniz ve faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşıp bize destek olabilirsiniz. Yeni yazılardan haberdar olmak için aşağıdaki adreslerden bizi takip edebilirsiniz.
Instagram: gezigunluklerimiz
Facebook: gezigunluklerimiz